Bu gece zorla
girdiğim evlerin sonuncusunun terasında oturmuş şehri izlerken bulmaya
çalışıyorum içime bilmediğim bir zamanda girmiş o küçük parçayı. Her gece nerde
bitip nerde başladığını bilemediğim, ben aradıkça batan, ben dokundukça acıyan,
kanayan, kaynayan bir yaraya çarpıyor ellerim. Sızlıyor, zonk zonk zonkluyor da
onmuyor bir türlü.
“Bu gece son”lardan
bir tanesindeyim yine. Az sonra şehrin üzerine sapsarı bir gün doğacak. Gün
yalnızlığıma batacak. Ve ben yine bir şehrin tepesinde içimdeki kıymığı
atamayacağım.
0 yorum:
Yorum Gönder