Otobüsten indiğinde yağmur yağıyordu. Kavuran sıcakların
ardından düşen ilk damlaları her zaman sevmişti. Şemsiyeleri, soğukları ve
karın vıcık vıcık grisini ise hiçbir zaman sevmemişti.
Ama ilk kez giydiği deri ceketi, dağınık saçları, otobüsten
iner inmez yaktığı sigaradan aldığı nefesle kendini karizmatik ve güzel
hissetmişti. Öyle olmasa bile. Aslında genelde böyle hissetmezdi, hatta dış
görünüşünü çoğunlukla düşünmezdi. Hayatının erken zamanlarından birinde çirkin
olduğuna karar verip bu konu üzerinde düşünmeyi de konuyu kurcalamayı da
bırakmıştı. Böyle anlık hissetmeler dışında… Öyle hissetse de aslında düşündüğü
kadar güzel ve karizmatik de görünmüyordu. Temsilen şekil a’daki gibi değil şekil b’deki gibi
görünüyordu.
Şekil A Şekil B
Zaten akabinde de ensesine damlayan yağmuru düşündü. Yağmur damlası daha ileriye gidemiyordu.
Gidebilseydi keşke,
diye düşündü. Yağmurun sırtından aşağıya, iki göğsünün arasına, göbeğinin
üzerinde gezinmesini istiyordu. İnsanoğlu
hep yağmuru engellemek için bir şeyler üretmiş, yağmur geçiren bir şey olsa ya, diye
düşündü.
Birileri şekil a ile şekil b gösterilerek hikâye yazılmaz
diyordu. Ama o yaşamının bir yerinde bunun bir hikâye olmadığına karar vermişti
zaten.
0 yorum:
Yorum Gönder